30 Mayıs 2012 Çarşamba

Kısa Gezimden Notlar

Geçen hafta 4 günlüğüne Gaziantep'e gittim. Gitmeden önce nerede ne var iyice araştırdım. Sadece Antep'le de kalmayıp günü birlik Kilis, Maraş ve Urfaya'da gitme fırsatım oldu. Antep tarihi zenginlikler açısından çok önemli bir şehir. Antep'te Zeugma Müzesini, Medusa Cam Müzesini, Gaziantep Kalesi ve Panorama Müzesini, Emine Göğüş Mutfak Müzesini, Bayazhan Müzesini ve Türkiye'nin en büyük  hayvanat bahçesini gezme imkanım oldu. Yemekleri ve alışveriş yapılacak bedestenleri ile çok güzel bir şehir Antep. Kebap ve baklava konusunda müthiş başarılılar. Tabi yeme ve gezmenin yanında bedestenlerden alışverişte yaptım.Sedef oymacılık, kutnu kumaşından ürünler, bakırcılık, cam eşyalar satan birçok dükkan ve çarşı var. Bende gitmişken bu yöreye has eşyalardan almadan gelmedim.

Antep'te bir sedef ustanın sadece 2 tane yaptığı özel tasarım sedef mücevher kutusundan kalan teki de ben aldım. Aynısını da girdiğim hiç bir dükkanda görmedim. Yöreye özel kutnu kumaşından iki tane şal aldım. El dövmesi bakır kahve takımını da annemin isteği üzerine çeyizime koymak için aldım:) İlk defa burada farklı renk ve formlarda hazırlanan gözyaşı şişelerine rastladım. Gözyaşı şişeleri Suriye'den geliyormuş. Bu şişelere rivayete göre genç kızlar askere gönderdikleri sevgilerini bekledikleri dönemde gözyaşlarını biriktirirlermiş. Medusa Cam müzesinde dinlediğime göre de eski dönemde Romalılar bu gözyaşı şişelerinde biriktirdikleri gözyaşlarıyla birlikte gömülürlermiş. Bu gözyaşları onların arınmasını sağlayacağını inanırlarmış.




Alışveriş sonrası Tarihi Tahmis Kahvesinde yorgunluk kahvelerimizi içtik. Burası da bilinen tarihi bir kahve. Bizimkiler türk kahvesi içerken bende Menengiç kahvemi içtim.



Gaziantep'teki gezimin ikinci gününde Kilis ve Maraş'a gittim. Kilis Suriye sınırında küçük bir yerleşim. Suriye'den gelen ürünlerin satıldığı tek bir caddesi ve bu cadde üzerinde birçok dükkan var. Yemek olarak kilis tavasıyla meşhur, gitmişken yememezlik yapmadık tabi. Birçok Arap mutfağından esinlenilen yemekler de var burda. Onlarında tadına bakma fırsatımız oldu. Burdan sonra Maraş'a geçtik. Maraş düşündüğümden daha sade ve küçük geldi bana. Burda da Maraş Kalesine çıkıp şehre kaleden baktık. Ünlü Maraş dondurmasının yapıldığı Yaşar Pastanesinde dondurmamızı da yedik.







Üçüncü gün durağımız Urfa'ydı. Burda da Balıklı Göl'e gittik. Göldeki balıklara yem atıp herkesin yaptığı gibi dileğimi tuttum:) Bu göldeki balıklar efsanedeki gibi hakikaten odun şeklinde gerçekten bir mucize...
Dönüşte meşhur Urfa biberinden almayı da unutmadık. Burda şıllık diye ballı cevizli değişik bir tatlı yedik. Sanırım krepin içine ceviz sarılıp üstüne şerbet dökülerek yapılan bir tatlı, deneyebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder